hastalıkların tanısı tedbir ve çözümleri - anne ve çocuk
   
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Gazete
  ağrılar
  alerji
  Alternatif TIP
  anatomi
  anne ve çocuk
  aromaterapi
  besinler
  beslenme ve diyet
  cerrahi
  çocuk sağlığı
  dahiliye
  deri hastalıkları
  diş sağlığı
  diyabet
  diyet
  diyet yemekleri
  egzersiz
  göz sağlığı
  kalp sağlığı
  kanser
  nöroloji
  ortapedi
  psikiyatri
  şifalı bitkiler
  Forum

Yaşa Göre Sosyal Ve Kişilik Gelişim

Pazar, 04 Kasım 2007

İlk üç ay içinde

Anneyi tanıyarak tepki verir, konuşulunca dinler, kucağa alınınca susar, nesneleri takip eder, gülümser.

Üç altı ay arasında

Anne babasına sarılarak kucaklar, nesneleri ve yiyecekleri ağzına götürür, kendiliğinden gülümser, elini uzatır.

Altı oniki ay arası

Oyuncakları ile 10-15 dk oynar, ce oyunu oynar, karşılıklı oyun oynar, yabancıları tanır, tanıdıklarına ses çıkartır, anneden ayrı kalınca endişelenir, baba mama gibi kelimeler ile iletişime geçmeye çalışır.

Oniki onsekiz ay arası

Kendi kendine bardakla su içebilir, kaşıkla yemek yiyebilir, oyuncaklar ile etkileşimi artar, giyimine yardım eder, müzik ile beraber tempo tutabilir, istemediği şeyleri belli eder, ayakkabı çorabını çıkarabilir.

Onsekiz yimidört ay arası

Tuvaletini söyleyebilir, istendiğinde ufak komutları yerine getirerek erişkinler ile etkileşime girer, taklide dayalı oyunlar oynar ( bir kutuyu araba gibi sürmek gibi ),diğer çocuklara ilgisi artar, diğer çocuklar ile oyuncakları ile beraber oynar, oyuncaklarını diğer çocuklardan kıskanır, rahat su içer, yemek yer.

İki üç yaş arası

Evcilik oynar, ev işlerine yardım eder, çatal kullanır, giyimini kendi başına yapabilir, tuvaletini haber verir, bazı arkadaşlarına daha fazla ilgi gösterir.

Üç dört yaş arası

Diğer çocuklar ile etkileşim ve iletişimi iyice artmıştır, yetişkinlerin söylediklerinin büyük çoğunluğunu anlar, oyunlarındaki kurallara uymaya çalışır, kıyafetlerinin tamamını çıkarabilir, gece tuvalet kontrolünü sağlayabilir, el yüz yıkama diş fırçalama işlemini yapar.

Dört altı yaş arası

Sosyal hayata adapte olmaya çalışır, arkadaşları ile uyumu artar, TV da bazı programları takip eder, kendine has özellikler belirir, etrafla etkileşimi iyice artar, kendisi masal anlatabilir

Okul Fobisi

Pazar, 04 Kasım 2007

Okul korkusunun temelinde, çocuğun bağlandığı birinden ayrılma kaygısı yatıyor. Bu sorunun, çocuk psikolojisi göz önüne alındığında normal olduğunu belirten uzmanlar, annelerine aşırı bağımlı olarak büyümüş çocuklarda okul korkusunun daha yoğun olarak görüldüğüne dikkat çekiyor. Çözüm ise, çocuğu dinlemek ve ona karşı dürüst olmak?

Okul fobisi nedeniyle okula gitmek istemeyen çocuklara nasıl davranılması gerekir?

* Okul reddi tam olarak nedir? Hangi yaşlarda daha sık görülür?

Okul korkusu, okul reddi olarak adlandırılan durum aslında temel olarak çocuğun annesinden veya bağlandığı diğer bir kimseden, ki bu kişi baba, babaanne, anneanne veya bakıcı da olabilir, ayrılmakta çektiği sıkıntının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Aslında ayrılık korkusu denilen durum çocuklarda normal bir gelişim süreci gösterir. Yaşamın ikinci altı ayında başlar, 15. ve 21. aylarda giderek artar ve 3 yaşından sonra azalarak kaybolur. Birçok çocuk zamanla bu ayrılıklarla başa çıkabilecek kapasiteyi geliştirse de, bazı çocuklarda çeşitli nedenlerle ayrılık çok ciddi bir tehlikeymiş gibi yaşanır.

* Görülme sıklığı nedir?

Çocuklarda her yaşta ortaya çıkabilecek bu durum en sık olarak ilk ayrılıkların yaşandığı 6-7 yaşlarında, ilkokula başlama dönemlerinde görülse de, 11-14 yaşlarında da sık olur. Çocuklarda sık karşılaşılan bir durumdur ve her yüz çocuktan dört yada beşinde görülür. Yaşla beraber azalır ve ergenlik döneminde oran her yüz çocuktan ikisi yada üçüne doğru düşer. Küçük yaşlarda kız ve erkek çocuklarda eşit oranlarda görülürken, ergenliğe doğru kız çocuklarda artış görülebilir.

* Çocukluk dönemi ile ergenlik dönemi arasında problemin nedenleri açısından farklılıklar var mıdır?

Evet, aslında her yaştaki görünümü farklı olabilir. Yani altı yaşında okula ilk başlayan çocuktaki belirtilerin nedeni çoğu zaman az önce bahsettiğim ayrılık problemiyken; okula belirli bir süre devam etmiş olan 9-10 yaşlarındaki bir çocuğun okula gitmek istememe nedenleri bambaşka olabilir. Okula gitmek istememe, çocuklar açısından ciddi bir problemin göstergesi olabilir. Bunların arasında çocuklardaki depresyon ve kaygı bozuklukları da bulunabilir ve bu problemi yaşayan her çocukta altta yatan neden araştırılmalıdır. Ergenlerde de oldukça sık bir şekilde karşılaştığımız bu problem, aileleri çok zor durumlara sokabilir. Genellikle çocuklardaki gibi ayrılık kaygısından değil, aile ile yaşadıkları ciddi çatışmalar sonucunda ergenin aileye resti şeklinde yada okuldan kaçma şeklinde olabilir. Ama bu durum okul korkusu olarak değerlendirilmemelidir. Okuldan kaçan birçok çocukta yalan söyleme, saldırganlık, kavga çıkarma gibi, asıl soruna eşlik edebilecek bazı davranış problemleri bulunabilir. Bu gibi durumlarda probleme daha farklı yaklaşmak gerekir.

* Hangi çocuklarda okul korkusu daha sık gözlenir? Hangi belirtileri gösterirler?

Daha sık olarak bireyselleşme sürecinde sıkıntılar yaşayan, annesinden ayrılamamış ve annesine bağımlı, yalnız kalamama, gece korkuları, gece kabusları, hayvanlardan aşırı korkma gibi şikayetleri bulunan ve anne-babayla beraber yatan çocuklarda gözlenir. Genellikle bebeklik döneminde korunaklı büyütülmüş çocuklardır bunlar. Hatta daha önce annesinden hiç ayrılmamış da olabilirler. Bu çocukların anneleri de ev hanımı, çocuklarına çok düşkün, çocukların sağlık problemleriyle çok ilgili, çocuğu kendine bağımlı kılan, başlarına bir şey gelmesinden sürekli endişe duyan, sürekli göz önünde bulundurmak isteyen, çocuklarını hayal kırıklığına uğratmamak için ellerinden geleni yapan bireylerdir. Bu şekilde büyüyen bir çocuk da farkında olmadan dış dünyayı bir tehdit olarak algılar. Ailelerdeki genel bir disiplin eksikliği de bu duruma yol açabilir. Çocuklar okula gittiklerinde, başlarına bir şey gelmesinden veya anne-babalarının başlarına kötü bir şey gelmesinden çok korkarlar ve sık sık telefonla iyi olduklarını duymak isteyebilirler. Eğer okula bir ebeveynle beraber gelmişler ise, sırada beraber oturmak veya pencereden sürekli onları kontrol etmek isterler. Göremedikleri zaman çok büyük bir sıkıntıya girebilirler ve bir sonraki gün okula gitmeyi tamamen reddedebilirler.

* Bu problemi tetikleyen nedenler var mıdır?

Çocuklarda problemi başlatan bazı faktörler olabilir. Örneğin; ailedeki bir bireyin hastalanması veya yakın akrabalarından birinin kaybı. Bazen bir kardeş doğumu, ailedeki tartışma veya kavgalar da ortaya çıkarıcı faktörler olabilir. Çocukların bazılarını sabah yataktan kaldırmak bile mümkün olmazken, bazıları okula gitmeyi kabul eder görünür ama servise binmeyi reddedebilir. Bazıları ise okula kadar gidip kapı önünde yoğun bir ağlama ve hırçınlık gösterebilir. Özellikle aile ile geçirilmiş bir tatil veya hafta sonu sonrasında genellikle haftanın ilk günü, okula gitmeye dirençle beraber başlayabilecek baş dönmesi, baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı, kusma, çarpıntı, sık sık tuvalete gitme, ishal gibi bedensel belirtiler olabilir. Sıklıkla aileleri bu belirtiler daha da telaşlandırır ve fiziksel bir hastalık olabileceğini düşünürler.

* Çocuklarda okul korkularının nedenleri neler?

Ayrılık kaygısı okula gitmek istememeye yol açsa da, nedenler çok farklı da olabiliyor. Problemin ne zaman başladığı, ne şekilde ve hangi durumlarda ortaya çıktığının belirlenmesi çok önemlidir. Bazı çocuklar sosyal ortamlara girmekten çekindikleri için okula gitmek istemeyebilirler. Çocuk çok utangaç olabilir ve sınıf içerisinde arkadaşlarının arasında söz almaktan çekiniyor olabilir

Yaramazlık Ve Zeka Arasındaki İlişki

Pazar, 04 Kasım 2007

Yaramaz çocuğun zekâ yönünden normal çocuktan farkı yoktur. Sadece aşırı hareketlilik sonucu, aile tarafından çocuklara nerede durulması gerektiği öğretilmediğinde ?şımarıklık? görülür. Çok hareketli çocukta ?hiperaktivite bozukluğu? denen sorun oluşabilir!

ZEKİ DEĞİL ŞIMARIK OLURLAR

Hareketli çocuk çok mu zekidir? Hareketlilik ile zekâ düzeyi arasında herhangi bir bağlantı yok. Aşırı hareketlilik en sıklıkla ailenin sınır koymaması sonucu, çocukların nerede durulması gerektiğini öğrenememesi durumunda, halk arasında şımarık denen çocuklar görülür. Ayrıca, çok hareketli çocukta bizim ?dikkat eksikliğihiperaktivite bozukluğu? dediğimiz sorun da söz konusu olabilir. Ama o çocukların zekâları aynı diğer çocuklar gibi büyük oranda normal olmakla birlikte, onlarda görülen oranda geri veya ileri de olabilir. Yani; yaramaz çocuğun zekâ yönünden normal çocuktan farkı yoktur. Amaçsız hareketlilik zekâ geriliği olan veya otistik çocuklarda sık görülür.

SORUNUNU KENDİSİ HALLETMELİ

Yaramazlıkla zekâ arasındaki fark ayırt edilebilir? Üstün zekâlı çocuklarda, amaçsız hareketlilik değil; keşfetme, merak etme, araştırma ve anlamaya çalışma gibi amaçlı hareketlilik görülebilir. Bu çocuklarda neden sonuç ilişkisi kurma, söyleneni kavrama iyi geliştiği için ailenin ve büyüklerin koyduğu sınırları kolay kabullenir. Yaptıklarının sonucunu hesap etme yetenekleri, sosyal becerileri, zekaları nedeni ile daha gelişmiş olduğu için toplum içinde uyumsuz hareketleri çok gözlenmez. Dikkat süreleri uzun olduğu ve dürtüsel olmadıkları için ilgilendikleri konu üzerine odaklanıp, uzun süre aynı konu ile meşgul olabilirler. Ailenin sınır koymaması, şımartmasından kaynaklanan yaramazlıklarda çocuk ailesinin yanında olmadığı başka ortamlarda, başka kişilerleyken söylenenleri dinler, evdeki hareketleri orada yapmaz. Okula, kreşe giden çocuklarda, ?evde çok yaramaz, okulda çok sessiz? denen çocuklar, genelde evde her isteği yapılıp, sınır koyulmayan çocuklardır. Bazen şımartma çok aşırı derecede olduğunda ve kurallar hiç öğretilmediğinde ise, çocukta her ortamda istediği davranışları kuralsız sergileme gözlenebilir. Dürtülerini kontrol etmeyi öğrenmedikleri için akıllarına geleni anında yapmak isterler, bir istekten bir isteğe atlarlar. Yaramazlıkta en çok ayırt edilmesi gereken; çocukta hiperaktivite olup olmadığıdır. Bu durumda çocuk, aile ve büyükler sınırları koysa da ve çocuk bunları uygulamak istese de, uygulayamaz, elinde olmadan düşünmeden hareket eder, başına çok iş getirir. Bu gibi durumlarda, ailenin gözünün devamlı çocuğun üzerinde olması gerekir. Ayrıca, istediği halde kurallara uyamadığı için ailenin ve öğretmenin tepkilerini çektiğinden çocukta; moral bozukluğu, depresyon gelişebilir. Dikkat süreleri kısa olduğu için ilgilendikleri konu üzerine odaklanamazlar, sık sık ilgilendikleri şey değişir.

Çocukların birbirleriyle kavgalarına hangi aşamada müdahale etmek gerekli?

Çocukların anlaşmazlıklarında öncelikle araya girmeden kendilerinin halletmesini beklemek, çocukların sosyal ilişkilerde problem çözme becerilerinin gelişmesi açısından faydalıdır. Ancak; vurma, ısırma ve saç çekme gibi davranışlar olduğunda, anında müdahale ederek bu davranışların yanlış olduğunun kesin bir dille uyarılması gerekir. O davranışları göstermek yerine; anlamayacağı düşünülse bile isteğini belirtebileceği, karşısındaki arkadaşının da istekleri olduğu, eğer yaşıtları ile oynamak istiyorsa bazen kendi isteklerinin olmayacağını anlatmak faydalı olur. Çocuk bir seferde bunu anlamasa da, ailenin her seferinde aynı tutarlı tavrı göstermesi ve çocuğun saldırgan davranışların onaylanmadığını görmesi sonucu, çocuk bir süre sonra bu davranışları kullanmayı bırakır.

Birlikte eğlencenin tadını çıkarın

* Sadece farklı bir ortamda olmak bile çocukların birçok yeni oyun fikri üretmesini sağlar. Çevrenizdeki ve kentinizde bulunan ve çocuklarınızla birlikte eğlenebileceğiniz parklar ve oyun alanlarını öğrenin.

* Bir alışveriş merkezini ziyaret edin ve ziyaret sonunda çocuklara sevdikleri bir yemeği ısmarlayın.

* Bir gün veya günün bir bölümünde çocuğun anne ya da babanın işyerine götürün.

* Bir uçurtma yapın ve birlikte uçurun.

* Oyun hamuru ile şekiller yapın.

Anne-babalara çocuklarıyla yapacakları faaliyetler için öneriler

* Bahçede veya yakındaki bir park alanında aile pikniği yapın.

* Ailece bisiklet gezintisi yapın.

* Seyahatler ve ev dışı gezilere gidin.

* Botanik parklarını, hayvanat bahçelerini ziyaret edin.

* Müzeleri ziyaret edin.

* Bir resim galerisini ziyaret edin ve örneğin içinde bir köpek ya da at olan tüm resimleri bulmak gibi bir oyun oynayın. Çocuğunuz küçükse gezinin süresini daha kısa tutun.

* Yakın civarda bulunan bir yere otobüs veya trenle gidin.

* Orman gezisi yapın.

* Deniz kenarında yürüyüşe çıkın. çakıl taşları veya deniz kabukları toplayın.

* Gazete ve dergilerden çocuklar için düzenlenen tatil aktivitelerini takip edin.

* Kütüphaneye gidin ve çocukların okuyacakları kitapları kendilerinin seçmesine izin verin

Yaşa Göre Dil Gelişimi

Pazar, 04 Kasım 2007

İlk üç ay içinde

Sese karşı tepki verir, agulama şeklinde sesler çıkarabilir, tanıdık kişi ve eşyaları görünce ellerini sallar gözü ile takip eder, kendi kendine gülümseyebilir, müzik ve konuşmaya karşı tepki verir, kendi kendine oynarken bazı heceleri tekrarlar, dudakları ile p , b, m gibi harfleri çıkarmaya çalışır.

Üç altı ay arasında

Çevresinde konuşan kişileri arar, ağlarken konuşulunca rahatlar, agulama şeklinde iletişim kurar, yüksek sesle güler, kendine göre ağlama dışında heceler kullanır.

Altı oniki ay arası

Annenin sesini taklit etmeye çalışır, cee oyunu oynar, bazı eşyaları ses çıkartmak için kullanır, ma ma -da da gibi sesleri rahatlıkla çıkarır, 12 aya doğru baba mama der, oyuncakları ve kişileri ile anlamsız dahi olsa konuşmaya çalışır,

Oniki onsekiz ay arası

Hızla yeni kelimeleri öğrenmeye devam eder, her gün gördüğü cisimleri adlandırmaya ve onları rahat tanımaya başlar, insanlar ile ilişki kurarken anlamlı kelimeleri çoğunlukla kullanmaya başlar, ailenin öğrettiği kelimeleri kendi kendine tekrarlar, onsekizinci aya doğru iki komutu üst üste anlayıp yerine getirir, (bardağı al mutfağa götür gibi ),

Onsekiz yimidört ay arası

İki kelimelik cümleler yapmaya başlar, tanıdıklarının ismini bilir, isteklerini rahatlıkla ifade edebilir, ikiden fazla komutu anlar ve yerine getirir, yirmidördüncü aya doğru üç kelimelik cümleleride konuşur.

İki üç yaş arası

Tanıdığı yetişkinler ile rahatlıkla sohbet eder, reddetme ifadesi kullanabilir, cümle yapısı erişkin cümle yapısına benzemeye başlar, vücudunun parçalarını rahatlıkla yapar, bütün komutları yerine getirebilir, kelime hazinesi hızla artar.

Üç dört yaş arası

Konuşma ve cümle kurması erişkine iyice benzemeye başlar, kendine ait yaş, soyad gibi özellikleri bilir, ezberlediği şarkı sözleri vb. rahatlıkla söyler, erişkinler ile rahat sohbet edebilir.

Dört altı yaş arası

Grup halinde olan konuşmalara katılır, hikaye ve masal anlatır, sayı sayar, kelime hazinesi iyice artmıştır, sıfatları rahat kullanmaya başlar, cümle yapısı ve şekli erişkinle hemen hemen benzer, isteklerini ayrıntıları ile anlatabilir

Yaşa Göre Hareketsel Gelişim

Pazar, 04 Kasım 2007

İlk üç ay içinde

Gözleri ile hareket eden şekilleri takip edebilir, kucağa alındığında kafasını dik tutabilir, yüz üstü yatarken kafasını bir miktar yukarı kaldırabilir ve yanlara çevirmeye çalışır, kollarını hareket ettirebilir,ellerini yumruk haline getirebilir.

Üç altı ay arasında

Nesne ve oyuncakları yakalamaya çalışır onlara uzanmaya çalışır, eline aldığı nesneleri ağzına götürmeye çalışır, hoşuna giden nesnelere uzanmaya çalışır. Kafasını yüz üstü yatarken tam dik kaldırabilir. Kafasını tutabilir.

Altı oniki ay arası

Oturabilir, emekleyabilir, tutunarak ayağa kalkabilir, 12. ayın sonuna doğru ayakta çok kısa süreli durabilir, ayakta tutulduğunda ayaklarını hareket ettirir, ufak eşyaları ve oyuncakları iterek yuvarlayabilir, elleri arasında oyuncak geçişi yapabilir, sırt üstü yatarken düz dönebilir, işaret parmağı ile nesneleri gösterebilir.

Oniki onsekiz ay arası

Yürür, elinden tutulduğunda merdiven tırmanır, ayakta iken çömelebilir, ayağı ile topa vurabilir, yere doğru eğilir, destekle zıplayabilir, kaşığı rahatlıkla tutabilir.

Onsekiz yimidört ay arası

Kapıyı açabilir, kendi başına merdivenden inip çıkabilir, bir elini daha çok kullanmaya başlar , oyuncakları ile oynarken el becerilerini rahatlıkla kullanabilir (2-3 küpten kule yapabilir ).

İki üç yaş arası

Düşmeden koşabilir, bazı çizgileri taklit eder, merdivenden rahatlıkla kendi başına inip çıkabilir, oyuncakları ile oynarken el becerilerini rahatlıkla kullanabilir,düğmesini açabilir, üç tekerlekli bisikleti sürebilir, tek ayak üstünde kısa bir süre durabilir , bir bardak suyu taşıyabilir ,yürürken engelleri adım atarak rahatlıkla geçer, rahatlıkla çömelip kalkabilir, geri geri yürüyebilir.

Üç dört yaş arası

Tek ayağı üzerinde uzun süre durabilir, ayakkabısını giyer, kendini doyurabilir, düz çizgi çizebilir, tek başına dolaşmaya çalışır, çift ayakla 40 cm sıçrayabilir, öne takla atabilir, yardımsız kaydıraktan kayabilir, çömelip kalkma hareketini rahatlıkla yapabilir, oyuncakları ile oynarken el becerilerini rahatlıkla kullanabilir, 40-50 cm den aşağı atlayabilir, tek ayakla sıçrayabilir, dans etme müzik ile beraber tempo tutma, zıplayan topu eli ile tutma, kağıttaki şekilleri boyar, 3-4 renk eşleştirebilir, aynı kartları eşleştirebilir, bazı harfleri eşleştirebilir, artı eksi yapabilir.

Dört altı yaş arası

Makasla kağıtları kesebilir, bakarak 1 den 8-9 a kadar sayı yazabilir, öğretilirse adını yazabilir, sek sek oynayabilir, üçgen ve kare yi kopyalar, kendi giyinir kendi soyunur, ayakkabısını bağlar, yüzünü yıkar, dişini fırçalar, altı yaşında iki tekerlekli bisiklete binebilir, el becerileri gözle görülür bir şekilde gelişir

Kendi Kendine Giyinmeyi Öğretin

Pazar, 04 Kasım 2007

Çocuklar belli bir yaşa geldiklerinde bazı becerileri kazanmaya başlarlar. Kendi kendilerine giyinmeyi öğrenmek de bu becerilerden biridir. Eğer doğru zaman ve yöntemler seçilirse, öğrenme daha kolay olacaktır. Unutmayın ki çocuklara kendi kendine giyinmeyi öğretirken sabırlı olmak gerekiyor.

Anne baba olarak hepimiz çocuğumuzun kendi ihtiyaçlarını karşılama gücünü kazanmasını, sorumluluklarını bilmesini isteriz.

Ama asıl önemli olan bunu istemek değil, çocuklara bu ortamı sağlamaktır. Her çocuğun gelişim basamaklarını geçme süreci ve hızı farklıdır. Çocuğun bireysel özelliklerini göze alarak ona uygun zamanda destek vermek yapılacakların başında gelir. Çocuk adına yapılan işler onun beceri kazanmasını zorlaştırır. Öğrenebilmesi için aktif olarak denemesi şarttır.

Onun yeterliliklerine ve becerilerine saygı duyarak zaman tanımak, telaşa kapılmamak, yol gösterici ve kolaylaştırıcı bir rol üstlenmek öğrenme sürecini hızlandırır. Çocuğumuza bir yaşa kadar her şeyini giydirip, onun adına giysilerini seçtikten sonra, ondan birdenbire artık kendi başına giyinmesini istediğimizde bu beklentimizin gerçekleşmesi doğal olarak çok zordur. Bu eğitimi verirken tüm eğitim alanlarında olduğu gibi net ve tutarlı olmak çok önemlidir.

Net açıklamalar, örnek alma, tutarlı yaklaşımlar, güven verme, yanında olduğunu hissettirme, ortam sağlama, hata ve eksikler için zaman tanıma çocuğun gelişimini hızlandırır. Çocuğumuz için yapabileceğimiz; onu olabildiğince deneyimle karşılaştırma, yapması gerekenleri onun yerine yapmama ve yapabildiklerine saygı göstermektir.

Çocuğunuza kendi kendine giyinmeyi öğretmenin pratik yolları

1-Öğrenmeye hazır olduğu zamanı iyi seçin

Çocuğunuzu eğitmeye başlamadan önce seçilecek zaman çok önemlidir. Bu uygulamaya erken başlamak, istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle çocuğunuzun hazır olduğuna ilişkin işaretleri kollayın. Öğrenmek için en uygun zaman 18-24 ay arasıdır. Öncelikle onun neleri yapamadığını gözleyin. Çocuklar için giysileri çıkarmak onları giymekten daha kolaydır. Çocuğunuzun çoraplarını çekiştirmesi, tokalarıyla oynaması ya da yeleğini çıkarmaya çalışması onun üzerini değiştirmeye ve bu alışkanlığı kazanmaya hazır olduğunu gösteren işaretler olarak kabul edilebilir.

2-Doğru giysileri seçin

Çocuğunuzun giysilerini seçerken onun kolayca giyip çıkarabileceği pratik olan giysileri tercih etmelisiniz. Aldığınız ürünler eğer dayanıklı ve yumuşak olursa çocuğunuzun kavraması ve kullanması daha kolay olacaktır. Çocuğunuzun üzerine tıpa tıp uyan bir elbise bulmak zor olabilir, fakat fazla geniş ya da onun taşımakta zorluk çekeceği kadar ağır giysiler de tercih etmemelisiniz. Çok beğendiğiniz bir giysiyi almaya karar verdiğinizde, onun kullanışlı olup olmadığını da kontrol etmeniz gerekiyor.

3- Beceri kazanmasını sağlayın

Ellerini ve gözlerini kullanmayı öğrenen çocuk, giyinmenin anahtarını bulmuş demektir. Çocuğunuzun yemek yemeyi öğrenmesi, resim yapmaya çalışması gibi kendi kendine giyinmeyi öğrenmesi de gün be gün gelişecektir. Çocuğunuza bu alışkanlığı kazandırırken onun oyuncaklarından da yararlanabilirsiniz. Oyuncaklarını giydirmeye çalışan bir çocuk böylece zamanla kendinde de aynı şeyleri deneyecektir. Özellikle kız çocukları bebeklerini giydirmeyi çok severler.

4-Fikrini söylemesine izin verin

Çocuğunuza kendi giysilerini seçme hakkı tanımak zor olabilir; çünkü çocuklar bazen hayal kahramanlarına özenerek onlar gibi giyinmek isteyebilirler. Ayrıca henüz mevsimleri de tam olarak bilmediklerinden yazlık-kışlık ayrımı yapamazlar. Birçok çocuğun kendi giysilerine karar verme yönünde güçlü duyguları vardır. Eğer onları birebir kendi seçimleriyle başbaşa bırakmakta zorlanıyorsanız ve yanlış kararlar aldığını görüyorsanız telaşlanmayın. Onun seçim şansını sınırlayabilirsiniz. Örneğin iki farklı renkte kazak ile giderek hangisini giymek istediğini sorabilirsiniz. Böylece çocuğunuz kendi giysilerine kendisi karar verdiğini düşünerek daha büyük bir istekle giymeye çalışacaktır.

5- Çocuğunuzu teşvik edin

Çocuğunuzun kendi kendine giyinmeyi öğrenmeye başladığı ilk zamanlar oldukça zor olabilir. Sizin bu durumda bir denge kurmanız gerekecektir. Hem ona yardım etmeli hem de onu alıştırmak için zaman zaman giyinirken yalnız bırakmalısınız. Örneğin hırkasını giydirirken bir kolunu siz geçirin diğerini ise onun geçirmesini isteyin. Ya da çoraplarını siz giydirin, yukarıya çekmesini ondan isteyin. O bu işleri yaparken sakın elinden almayın. Yavaş da yapsa onun yapmasına izin verin. Eğer çocuğunuz başarılı olduğunu ve yapabildiğini görürse teşvik edilmiş olacak ve bir daha yapmak isteyecektir.

6-Kolaylıklar sağlayın

Bazı giysiler çocuğunuz için karışık olabilir. Çocuğunuz bir giysinin önünü arkasını, ya da başını sonunu anlamakta önceleri zorluk çekebilir. Onun için işleri biraz kolaylaştırmanız gerekecektir. Hırkasını ya da montunu sandalyenin arka tarafına geçirin. Çocuğunuz sandalyeye oturup kollarını elbisesinin koluna geçirebilir. Pantolonlarını giydirin ve yukarıya çekmesine izin verin. Ona etiketlerin iç tarafta bulunması gerektiğini hatırlatın. Ayrıca giysilerini belli bir sıra içinde yatağının üzerine sererek onu hangi giysileri bir arada giymesi gerektiği konusunda eğitin.

7-Stresli olduğunuz zamanları seçmeyin

Çocuğunuzun giyinmeyi öğrenmeye başladığı ilk zamanlar oldukça yavaş ve sıkıcı geçebilir. Bu durumda sizin de çok sabırlı olmanız gerekir. Bu nedenle giyinme zamanlarını iyi ayarlayın. Özellikle sabahları diğer çocuklarınızı okula hazırlıyorsanız bu sizin için uygun bir zaman olmayabilir. Bu nedenle gün içerisinde çocuğunuzla rahatlıkla meşgul olabileceğiniz bir zamanı seçin. Eğer stresli olduğunuz bir zamanı seçerseniz siz ve çocuğunuz için sıkıcı anlar olabilir.

8-Fazla üzerine gitmeyin

Giyinmeyi öğretirken onu zorlamayın. Ya da yapabileceğinden fazlasını yüklemeyin. Yanlışlar yaptığında ise onu düzeltmesi için zorlamayın. Her başarılı olduğunda onu överek güzel sözler söyleyin. Çocuğunuz bir konuda başarılı olduğunda diğerlerini öğretmeye başlayın. Bu konuda fazla aceleci davranmayın.

9-Gelecek için hazırlayın

Giysilerini katlamayı ve düzenlemeyi öğretmek başlangıçta bir rüya gibi görünebilir. Fakat en azından çocuğunuza giysilerini düzgün bir şekilde koymayı öğretebilirsiniz. Yıkamak için çamaşırlarını ayırdığınızda ya da dolabını düzelttiğinizde çocuğunuzun size yardım etmesine izin verin. Böylece giysilerini koyduğu yerde bulmayı da öğrenecektir. Bu uyguluma onun okul hayatına hazırlanmasında da önemlidir. Onun hazır olduğunu hissettiğinizde, ayakkabılarını değiştirmeyi giysilerini asmayı öğretmeye başlamalısınız.

10-Teşvik edin ve övün

Çocuğunuzu bu işi yapmaya itmek yerine teşvik edin ve ona rehber olun. Örneğin jile tarzı bir elbiseyi kızlarınıza daha kolay giydirebilir ve giymeyi öğretebilirsiniz. Başarılı olduğunda ise ona güzel sözler söylemeyi unutmayın. Bütün çocukların, zamanı geldiğinde kendi kendisine giyinmeyi öğreneceklerini de unutmayın.

Ne zaman öğrenecek?

Eğer çocuğunuz aşağıda yazılı olan yaşta sıralanan özellikleri yapamıyorsa telaşlanmayın. Her çocuğun farklı bir şekilde gelişim gösterdiğini aklınızdan çıkarmayın.

1-2 yaş: Bu yaşlar çocuğun ilk atılımda bulunduğu yaşlardır. Tokasını saçından çıkarmaya çalışır, giysilerini çekiştirir.

2-3 yaş: Düğmelerini açabilir, T-shirt ?ünü giymeye çalışır.

3 yaş: Bütün giysilerini giyebilir, fakat bu uzun zaman alır

4 yaş: Giysilerini tamamen giyebilmeli ve düzgün bir şekilde koyabilmelidir

5 yaş: Ayakkabılarını bağlamayı öğrenir

Küçük Yaralanmalar

Pazar, 04 Kasım 2007

Önce sakin olun! Bilmelisiniz ki, siz ne kadar dikkat ederseniz edin, bütün çocuklar düşe kalka büyür ve mutlaka ufak tefek yaralarla tanışır. Önemli olan; ilk müdahaleyi nasıl yapacağınızı ve hangi durumlarda doktora başvuracağını bilmeniz? İşte bilmeniz gerekenler?

Çocukları İlahi bir güç korur gibidir. Merakla, olabilecek kötü sonuçları hiç hesaba katmadan yaptıkları tehlikeli hareketler sonucunda zaman zaman yaralanmalar kaçınılmaz olmaktadır. İlk adımlarını atarken tekrar tekrar yere düşerler. Düşerken de çevrelerinde bulunan masa, koltuk, sandalye gibi birçok nesneye teğet geçerler. Çocuklar, düşe kalka büyür, deneye yanıla öğrenir. Ama bütün bu keşfetme, öğrenme çabaları bazen yara-bere ile sonuçlanır. Bir kağıt parçasını kesmeye çalışırken minik parmağını yaralaması, parkta düştüğünde dizlerde oluşan sıyrıklar, bedenlerinde çeşitli morluklar anne babaların sık karşılaştığı durumlardandır. Bu küçük kazalar, ne ilk ne de son olacaktır. Önemli olan bu gibi durumlarda ne yapılması gerektiğinin bilinmesidir. Doktora, hastaneye gidilmesi gerekse bile gidene dek yapılması uygun olan uygulamaları bilmek çok yararlı olacaktır. Burada sözü edilecek olan yaralanmalar sıklıkla karşılaşılan, basit yaralanmalardır. Kısaca şiddetli kanamalara neden olmayan, yaşamsal önemli olan organların zedelenmediği ve fazla yaygın olmayan yaralanmaları inceleyeceğiz.

Öncelikle, çocukluk döneminin neredeyse olmazsa olmazlarından haline gelen yara ve berelerle karşınızda duran çocuğunuzu görünce paniklememeye çalışmalısınız. Çünkü ilk müdahaleyi yapmanız, soğukkanlı davranmanıza bağlıdır. Üstelik sizin fazla endişeli olmanız, çocuğunuzun da korkularının artmasına neden olur. Bu öneri diğer tüm önerilerden daha öncelikli ve önemlidir. Paniklemiş bir kişi en iyi bildiği bir şeyi bile yanlış yapabilir. Telaşla başka hatalara ve sorunlara neden olabilir. Sakin ve soğukkanlı olmak çok gereklidir.

Küçük kesikler ve sıyrıklar

Kesici bir alet, oyuncağın kenarı hatta kâğıt parçası bile kesiklere yol açabilir. En sık olarak el parmakları, düşme sonucu da kafa ve bedenlerinin çeşitli yerlerinde küçük kesikler meydana gelir. Sıyrıklar ise özellikle üzerlerinde kalın giysilerin olmadığı yaz aylarında, sokakta, parkta oynarken, koşarken düşmeleri nedeniyle sıklıkla dizler, dirsek ve el ayalarında meydana gelir. Bunlar normalde hayati tehlike oluşturmazlar.

Yara temizliği nasıl yapılır?

Çaydanlığın altındaki kaynamış, soğumuş su bu iş için en uygun malzemedir. Bu olmadığında temiz su kullanılabilir. Yara doğrudan akan suyun altına tutulabileceği gibi, üzerine bir kaptan su akıtılarak da temizlenebilir. Yaranın içindeki toz toprak veya diğer yabancı maddeler bu yolla temizlenir. Bol su ile yıkama, yaranın içersinde bulunan her türlü yabancı uzaklaştırılmalıdır. Bu yolla temizlenen temizlenmiş bir yaranın, boyutları ve derinliği de daha rahat görülebilir

Yaranın etrafındaki cilt sabunlu ve yumuşak bir bezle temizlenmelidir. Sabun yarada tahrişe yol açabileceği için yaranın kendisiyle doğrudan temas ettirilmemelidir. Oksijenli su (Hidrojen peroksit) veya antiseptik solüsyonlar gibi daha kuvvetli temizleme malzemeleri yarada tahrişe yol açabilir; üstelik çoğu zaman fazladan bir koruma da sağlamaz.

Kanama varsa?

Kan çok boyayıcı ve etraftakilerin paniklemesine yol açan bir maddedir. Etrafa sürülmüş, akan kan durumun dramatik görünmesine yol açar. Aslında kanama, yaranın temizlenmesini sağlar. İçerden gelen kan dipten bir temizleme işlevi görür. Küçük kesiklerin çoğunda kanama kısa sürede kendiliğinden durur. Yüz, baş ve ağız bölgesinde kan damarları sayıca çok olduğu için bu bölgeler daha fazla kanayabilir. Kanamayı durdurmak için elinize aldığınız tercihen steril yoksa temiz bir bezle, avuç içinizi veya parmakların ucunu kullanarak, doğrudan kesinin üzerine nazik ama devamlı bir basınç uygulamalısınız. Elinizi yarayı kontrol etmek gibi nedenlerle yerinden ayırmamalı ve 5 dakika süreyle baskı uygulamaya devam etmelisiniz. Elinizde tuttuğunuz bezin kanla dolması durumunda onu yerinden oynatmayarak üzerine yeni bir bez daha koyup, daha basınçlı bir şekilde tutmaya devam edin. Yaranın üzerine uygulanan basınç yeterli olduğunda kanama duracaktır. Fakat kontrol amaçlı bezi kaldırıp, bakma kanamanın devam etmesine, o ana kadar yapılan basmanın boşa gitmesine neden olur. Oluşabilecek kan pıhtılarını bu aşamada temizlemeye çalışmayın. Çünkü kan pıhtısı, yaranın kanamasının durmasına yarayacaktır.

Eğer yara, kolda ve bacaktaysa, kolu veya bacağı kalp seviyesinin üstünde kalacak şekilde havaya kaldırmak kanamayı yavaşlatacaktır. Daha ciddi kanamalarda turnike uygulanması yararlıdır. Fakat bu uygulama ancak belirli bölgelerdeki kanamalarda yapılabilir. Yeterli bilgisi olmayanların yapması yarar yerine zarar da getirebilir.

Bandaj kullanmak gerekir mi?

Açıkta bırakılan bir yara kuru kalır ve daha kolay iyileşir. Yara kolay kirlenebilecek; (eller) ya da kıyafete sürtünebilecek (diz) bir bölgede değilse, açık bırakılabilir. El ya da diz gibi bölgelerdeki yaralar ise hazır bir yara bandıyla yada steril gazlı bez ile kapatılabilir. Yarayı temiz ve kuru tutmak için bandajın her gün değiştirilmesi gerekir.

Vücudun geniş bir alanını tutan yüzülme tarzında yaraların daha az iz bırakması ve çabuk iyileşmesi için nemli ve temiz tutulması gerekir. Bu amaçla ?okluziv? adı verilen bandajların kullanılması gerekecektir. Doktorunuz bu konuda size yardımcı olacaktır.

Antiseptik Solüsyon Sürülmeli mi?

Günümüzde sıklıkla Polyvinylpyrolidone İyot (Batticon, Poviod vd) kullanılmaktadır. Yaranın mikrop kapmaması için bu ilaç gazlı beze dökülerek, önce yaranın merkezinden başlayarak dışarıya doğru halkalar çizerek temizlenir. Yakıcı olmamakla birlikte açık yaralarda dikkatli olmak gerekir. Göz, ağız çevresi gibi bölgelerde hassas davranmalıdır. Buralara antiseptik solüsyon uygulamaktan kaçınmalıdır.

Antibiyotikli pomatlar kullanılmalı mı?

Antibiyotik içeren pomatlar yaranın hem mikrop kapmasını engeller hem de yarayı temiz ve nemli tutmaya yarar. Esas itibarıyla bandajın da yaptığı aynı şeydir. Çoğu küçük yaralarda pomada gereksinim yoktur. İlaçlı kremler tedavinin içersinde yer alır. Gerekliliği durumlara göre değişir. Bu konuda doktorunuz yol göstermelidir.

Yara kabuklarına ne yapmak gerekir?

Kabuklanma, vücudun yarayı kendi kendine bandajlama yoludur. Yaranın kirlenmesini önler. Kabuklar koparılmamalıdır. Uygun zaman geldiğinde kabuk kendiliğinden düşecektir. Kabuklanmış bir yaranın kapatılması gerekmez.

Doktor, ne zaman aranmalı?

Küçük kesikleri yara bandıyla kapatmak mümkündür. Yara derinse, kenarları parçalı ise veya yara kenarları bir araya getiremiyorsanız doktorunuzu aramalısınız. Doktorunuz yarayı dikiş atarak veya özel üretilmiş bazı bandajları kullanarak kapatmak isteyebilir. Bu sayede yaranın daha az iz bırakarak iyileşmesi de mümkün olacaktır.

Tetanoz aşısı gerekir mi?

Tetanoz bazı yaralanmalardan sonra oluşabilen çok ciddi ve ölümcül olabilen bir enfeksiyondur. En sık çene kilitlenmesi ile ortaya çıkar. Tetanoz aşısı yurdumuzda halen çocukların rutin aşılama programları içinde; 2, 4, 6 ve 18. aylarda, ardından 4-6. yaş arasında karma aşı olarak yapılmaktadır. Eğer 3 dozluk tetanoz aşısı henüz tamamlanmamışsa veya son on yılda tek dozluk tekrar (rapel) aşısı yapılmamışsa ve küçük ve temiz bir yaralanma söz konusuysa tetanoz aşısı yapılmalıdır. Daha ciddi yaralanmalarda (derin, kirli yaralar, yanıklar) ise son aşının geçen 5 yılda yapılmamış olması durumunda tetanoz aşısı yapılır. Tetanoz enfeksiyonundan kaçınabilmek için aşı kayıtlarıyla ilgili olarak doktorunuza danışabilirsiniz.

ŞU DURUMLARDA DOKTORUNUZU ARAYINIZ!!!

Yara kenarları düzensizse zigzaglıysa,

Yara, yüzde veya boyundaysa,

Kesik 1,5 santimden uzunsa,

Kesinin iki kenarındaki açıklık derinse,

Kesinin içinde temizleyerek çıkaramadığınız kir veya madde varsa,

Kesik dokunmayla hassaslaşır veya kızarırsa,

Kesik yerinden dışarıya koyu kıvamlı grimsi akıntı oluyorsa,

Ateş 37,5 C?nin üzerinde seyrediyorsa,

Yaranın etrafındaki alanda hissizlik varsa,

Hareketler ağrılıysa,

Yaranın yakınında kırmızı çizgiler oluştuysa,

Delinme tarzında oluşan veya derin bir yaraysa ve son 5 yılda tetanoz aşısı yapılmamışsa,

Kesik, fışkırır tarzda kanıyorsa, kan bandajın dışına taşıyorsa veya 5 dakikalık basınçtan sonra kanama kesilmemişse

Manevi Değerleri Çocuklara Öğretmek

Pazar, 04 Kasım 2007

Günümüzde manevi değerler gitgide daha fazla kıymetini yitiriyor. Yardımseverlik, başkalarını önemsemek, nezaket veya sorumluluk ifadeleri anlamsız kelimeler haline geldi. Peki bu durumda çocuklarımıza ?teşekkür ederim?, ?birşey değil? demeyi ya da yalan söylememeyi nasıl öğreteceğiz?

Kesin olan, doğru ve yanlışın ne olduğunu bilmeyen çocukların ileride zorluk çekecekleri.

Çocukların bazen anne - babalarının istedikleri gibi davranmamaları, onların potansiyel birer suçlu olduklarını göstermez. Çünkü her çocuk bir değer sisteminin içinde büyümeli ve yetişkinlerin olaylara yaklaşım biçimlerinden kendi tecrübelerini edinmeli. Genelde yalan söyleyerek karşılarındaki insanın düşünce dünyasına girmeye çalışırlar ve ne yazık ki küçük çocuklar tüm insanların kendileri gibi düşündüklerini sanırlar.

Yaklaşık 4 yaşından sonra diğer insanlardan farklı düşünceler geliştirirler.

Uzmanlara göre; bilinç bu yaşta oluşmaya başlıyor. Bundan dolayı çocukların ilk yalanlarının bu ?roller oyunu?nun dönemine denk gelmesi bir tesadüf değil. Bu dönemde sadece başkalarının düşüncelerini benimsemekle kalmayıp aynı zamanda onların kişiliğine de bürünmeye çalışıyorlar. Baba - anne - çocuk dünyasında günlük olarak yaşananları daha sonra oyuncak ayılar, bebekler veya komşunun köpeği ile tekrar canlandırıyor ve bu yaşta uçsuz bucaksız bir hayal dünyasına sahip oluyorlar.

Çocukların ilk yıllarında sürekli onları eleştiren, zorla onları değiştirmeye çalışan ve onlara manevi değerler öğreten ebeveynlere ihtiyaçları yok. Çünkü istenilen sosyal düşünce ve davranış biçimini özümseyebilmek için kendilerini güvende hissetmeleri gerekir. Oldukları gibi sevildiklerini ve anlaşıldıklarını bilmeliler.

Sürekli doğru olmayan davranışlarda bulunduğunu hisseden çocuk zamanla içine kapanır ve bir süre sonra artık erişilemez hale gelir. Bu, çocuğunuzun her şeyi yapmasına izin vereceğiniz ve üstüne bir de doğru olmayan davranışları için onu ödüllendireceğiniz anlamına gelmiyor.

Hemen tepki göstermeyin

Ebevenyler çocuklarına, yanlış bir şey yaptıklarında mutlaka uygun bir dille söylemeliler. Ancak yolunda gitmeyen şeyler için büyük hayalkırıklıkları yaşamak için henüz erken. Anne - babaların, çocuklarının davranışlarının bir suç değil de, bir gelişme safhası olduğunu bilmeleri onları rahatlatır. Her çocuk doğru davranmak ister. Hiçbir şey onun için anne - babası tarafından kabul görmek kadar önemli değildir. Tüm davranışlarını onları mutlu etmeye ve takdir almaya odaklar. Tabii buna karşılık onların hoşuna gitmeyecek her türlü eylemi de sakınır. Elbette bunların terbiyeli olmakla hiç ilgisi yok. Çünkü bu yaştaki çocukların davranışlarında henüz bir anlam mevcut değildir. Gelişim döneminin onlara getirdikleri çerçevesinde hareket ederler. Dünyaya karşı sınırsız bir merak içinde, elleri ile onu tanımak, ağızları ile onu kavramak isterler. İstenmeyen bir davranışın sonucunda gelen bir şaplağa veya başka bir cezaya karşı çocukta, davranışları ile annesinin elini bağdaştıran bir korku gelişir. Sonuç olarak, çocuk istenildiği gibi davranır! Ama onu anlayışla karşıladığınızı ve davranışını anladığınızı bu şekilde öğretemezsiniz.

Sizi örnek alırlar

İlk etapta anne - babanın oluşturduğu örnek, çocukların duygu ve düşüncelerini geliştiriyor. Otobüste giderken engelli bir kadının bindiğini görüp sizden yer istemediği halde yerinizden kalkıyorsanız, kişiliğinizi ortaya koymuş olursunuz. Bu davranış çocuğunuzun ileride yaşam biçimini belirlemesinde yardımcı olur. Elbette onun örnek alacağı tek insan siz değilsiniz, ama ilk yıllarında en önemli kişi siz olacaksınız. Düşünceleriniz ve davranışlarınız çocuğunuz tarafından özümsenir ve onda gelişir. Burada önemli olan ne kadar mükemmel olduğunuz değil, çocuğunuzun sizi gördüğü dünyada ne kadar dürüst ve tutarlı olduğunuzdur. İşte bu da onun görüp daha sonra benimseyeceği temel davranış biçimidir.

En iyi kriter sizsiziniz

İlk yıllarda, düşündükleriniz ve hissettikleriniz çocuklarınız için yol gösterici olacaktır. Çocukların çok hassas antenlere sahip olduklarını unutmayın: Söylediklerinizle, demek istedikleriniz uyuşmadığında bunu kolayca anlayabilirler.

Çocuğunuzu toz pembe bir gözlükle görmeye çalışın. Onun güzel yanlarına odaklanın, yolunda gitmeyen davranışlarını görmemeye çalışın. Sık sık ona, onu olduğu gibi sevdiğinizi ve kabul ettiğinizi gösterin. Manevi değerlerin temelini oluşturmak için, ona ilk yaşam yıllarında anlayış ve güven gösterin ve onu sınırsız sevin.

Ona yetişkinlerin değerler sistemine alışabilmesi için zaman tanıyın. Çocuğunuzu sevdiğiniz ve dikkate aldığınız takdirde sizin davranışınızı örnek alacaktır. Onu döverek veya başka türlü cezalar uygulayarak ancak tam tersini elde edebilirsiniz.

Önemli olan, manevi değerleri günlük yaşamınızda uygulamanız. Bir çocuk, ailesinde kimsenin diğerinin sözünü bölmediğini ve yanlış davranışların alay konusu olmayacağını görürse bu yaklaşımı benimser.

Büyüdükçe çocuklar arkadaşlarından ve televizyondan da etkilenmeye başlar. Öğrendiği bazı davranış şekilleri sizin vermek istediklerinizle örtüşmeyecektir. Bundan dolayı bu tarz faktörlerin etkilerini azaltmaya çalışın

Okul Çantası

Pazar, 04 Kasım 2007

Okul çantasının ağırlığı çocuğun kilosunun yüzde 15?ini geçmemeli

Okul çağı çocuklarında bel ağrısı görülme sıklığının, yüzde 70?lere ulaştığı bildiriliyor. Bilinen bir başka gerçek de genç yaşta bel ağrısı çekenlerde, daha ileri yaşlarda da bel ağrısı yaşama riski artıyor. Bu nedenle çocukların ve gençlerin okul çağında, erken dönemlerden itibaren bel ağrısından korunması, sağlıklı bir toplumun oluşturulmasına da katkıda bulunur.

Okul çağında bel ağrılarına yol açan en büyük faktör hangisi?

Okul çocuklarında sırt çantasının bel ağrısına yol açtığı gösterildi. Okul çocuklarında sırt çantaları ancak ergonomik olarak tasarlanmışsa, doğru, uygun şekilde kullanılıyorsa güvenlidir diyebiliriz.

Neden soruna yol açıyor?

Sırt çantaları hem doğrudan mekanik yüklenme ile hem de duruşu bozarak bel ağrısına neden oluyor.

Önlem almam mümkün mü?

Sırt çantaları ve içindeki ağırlıkların toplamı çocuğun vücut ağırlığının yüzde 15?inden az olmalı,

Ağırlık uygun dağıtılmalı. Daha ağır eşyalar sırta, bele daha yakına konmalı,

Sırt çantaları uzun süreli taşınmamalı, uzun süreli ayakta kalınacaksa çıkarılmalı,

Sırt çantasının geniş ve destekli omuz askıları, bel desteği, bel kemeri ve çeşitli bölümleri bulunmalı,

Sırt çantası her iki omuzdan asılarak düzgün şekilde taşınmalı,

Çantanın taşınma düzeyi kalça veya bel kemeri bölgesinde olmalı,

Çanta bel kemeri ile sabitleştirilmeli.

Okulda önlemler alınabilir mi?

Okul çocuklarının bel ağrısından korunması ve sağlıklı nesiller yetiştirilmesinde eğitim politikaları yapıcıları, okul yöneticileri, aileler ve çocukların eğitimi esastır. Eğitim okulda, bilgisayar kullanırken, çanta taşırken ve günlük yaşamda vücudu doğru kullanma, okulda ve günlük yaşamda kullanılan oturma yerleri ve diğer araç gereçlerin çocuğa uygun olarak, ergonomik şekilde düzenlenmesini kapsamalı

Düzenli Olmayı Öğretin

Pazar, 04 Kasım 2007

Bireylerin daha sağlıklı ve kaliteli yaşamaları için düzenli yaşamaya önem vermeleri ve bu yaşam stilini benimseyecek alışkanlıklara sahip olmaları gerekmektedir. İnsanların bir kısmı doğuştan sahip oldukları bir eğilimle düzenli yaşamayı kendi kendilerine seçerler, bir kısmı ise bunu toplumda yaşayarak öğrenir ve sonra bunu bir yaşam biçimi olarak benimser. Bu alışkanlıkların bireyde en iyi şekilde oluşmasını sağlamak için bireylere küçük yaşlarda eğitimler verilmeli ve onları bu şekilde yaşamaları için teşvik etmek gerekli. Aksi takdirde çocuklar ileri yaşlarında birçok sıkıntı ile karşılaşacak ve kaliteli yaşamdan uzaklaşacaklar.

Özellikle anneler çocuklarının dağınıklıklarını, sorumsuzluklarını kısaca onların düzensiz yaşantılarını sık sık şikayet ederler. Bu tip olumsuz davranışların erken yaşlarda giderilmesi çocukların gelecekteki yaşamlarında önemli derecede etkili olacağı gibi onları kaliteli bir yaşama da hazırlayacaktır, unutmayın! Bu nedenle anne ve babası olarak çocuğunuza düzenli yaşamın önemini anlatan çeşitli deneyimler yaşatmak size düşen en önemli görevlerinden biri.

Aileye düşen görevler nelerdir?

-Çocuğunuza düzenli olmak veya düzenli yaşamak adına öğreteceğiniz her şeyin kalıcı olmasını istiyorsanız öncelikle kendi alışkanlıklarınıza ve yaşayış stilinize dikkat etmeniz gerekli. Eğer siz de çok düzensiz yaşayan, hangi eşyasını nerde bıraktığını bilmeyen biriyseniz çocuğunuza öğreteceğiniz çoğu şeyin havada kalıcağına emin olun, çünkü çocuğunuzun önündeki en iyi model siz anne-babalarsınız, çocuğunuz herkesten önce sizin davranışlarınızı öğrenecek ve taklit edecektir!

-Çocuğunuzun sahip olduğu oyuncakları saklayabilmesi için ona yeterice geniş olan dolaplar, kutular ya da sepetler sağlayın. Çocuğunuz oyuncakları ile oynadıktan sonra onları nasıl toplayacağını ve onları nereye koyması gerektiğini bilmiyorsa oyuncaklarını toplamayacak dolayısıyla düzenli olamayacaktır.

-Çocuğunuzun odasında hangi oyuncağın nereye ait olduğu gösteren resimler ya da şekiller kullanabilirsiniz, böylece çocuğunuz hangi oyuncağını nereye konması gerektiğini daha kolay öğrenecek ve kullandığınız şekiller ona o oyuncakların yerlerini unutmamasına yardımcı olacaktır. Örneğin kitapların konulduğu rafın üstüne bir kitap resmi yapıştırın, böylece çocuğunuz o rafa kitapların konulması gerektiğini anlayacaktır.

-Düzenli olmanın en önemli özelliklerinden biri de belirli rutinlere sahip olmaktır, çocuğunuza uygulayacağınız çeşitli rutin uygulamaları onun bazı konularda alışkanlıklar kazanmasına yardımcı olacak ve onu düzenli yaşama hazırlayacaktır. Örneğin yatmadan önce dişlerin fırçalanması bir rutin haline getirilmeli, bu rutine alışan çocuğunuz aynı zamanda düzenli yaşamak adına da bir alışkanlığa sahip olmuş olacaktır.

-Çocuğunuzla beraber günlük ya da haftalık aktivite planları yapın, böylece düzenli yaşamaya yardımcı olan plan yapma kavramını da çocuğunuza öğretmiş olacaksınız.

-Bu konu hakkında yazılmış olan kitapları alarak onları çocuğunuza okumalısınız. Okuma işlemi bittikten sonra çocuğunuzla okuduğunuz kitap hakkında konuşun ve çocuğunuzun konu hakkında aklında uyananları anlamaya çalışın

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol